Parkinson Hastalığı Nedir?

Günümüzde yaklaşık 7 milyon kişide teşhis edilen ve Alzheimer’dan sonra en sık rastlanan ikinci nörolojik hastalık olan Parkinson’un, yaşlı nüfusun giderek artmasıyla 2040 yılında 18 milyon kişinin hayatını etkisi altına alacağı öngörülmektedir.

Nörodejeneratif hastalıklar kategorisinde yer alan, en yaygın ve görünür belirtileri titreme ve yavaşlık olan Parkinson hastalığı, beyinde dopamini üreten hücrelerdeki kayıp nedeniyle ortaya çıkan bir hareket hastalığıdır. Parkinson, ansızın ortaya çıkmasıyla değil, belirtilerinin zaman içinde kendini göstermesiyle bilinir.

Parkinson Belirtileri Nelerdir? Nasıl Başlar?

Parkinson hastalığı belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterir. Parkinson belirtileri, harekete bağlı (motor) ve harekete bağlı olmayan (motor olmayan) semptomlar olarak 2’ye ayrılır.

Harekete bağlı semptomlar şunlardır:
  • Yavaş hareket etme,
  • Titreme,
  • Uzuvlarda sertlik,
  • Öne eğiklik,
  • Yürüyüş bozuklukları.

Harekete bağlı olmayan semptomlar ise şunlardır:
  • Çeşitli uyku bozuklukları,
  • Kabızlık,
  • Koku alma duyusunda azalma,
  • Psikiyatrik belirtiler (depresyon, anksiyete vb.),
  • Cinsel işlev bozukluğu,
  • Çeşitli vücut ağrıları.
Parkinson belirtileri her yaş aralığında görülebilir, fakat Parkinson’un ortaya çıktığı yaşlar genel olarak 60’lı yaşlardır. Hastalığın ortaya çıkışında genetik ve çevresel faktörler bir arada rol oynayabilmektedir. Genetiğin baskın rol oynadığı alt tipler genellikle hastalığın genç yaşta başladığı olgularda söz konusudur.

Parkinson hastalığı belirtileri her kişi için değişken özellikler gösterdiği gibi, yaşanan semptomların ilerleme hızı da aynı şekilde farklılık gösterebilir. Genellikle Parkinson belirtileri yaşayan kişilerde karşılaşılan ilk semptomlar şöyledir:
  • Yürümede yavaşlık, yürürken tek taraflı ayak sürtmeye meyil,
  • Yürümeye eşlik eden kol sallama hareketinde tek taraflı azalma,
  • Yürüme sırasında sanki arkadan itiliyormuş hissiyle öne doğru hızlanma,
  • Alçak yerden zor ayağa kalkma,
  • Yüz ifadesinde oluşan donukluk,
  • Bir elin diğerine göre daha yavaş hareket etmesi,
  • Yazı yazarken harflerin giderek küçülmesi,
  • Açıklanamayan omuz ağrıları.

Yaklaşık %70 hastada hastayı doktora getiren ilk yakınma, üst uzuvda istirahat halinde ortaya çıkan para sayar tarzda titremedir. Bazen pedala basar tarzda ayakta, çene ve dilde de titreme görülebilir. Bu titremeler başlangıçta uzuvların uçlarındayken, zamanla kol ve bacağa da yayılım gösterebilir. Titreme duygusal iniş-çıkışlarla şiddetlenebilir. Ancak Parkinson hastalarının az da olsa bir bölümü, yaşadıkları rahatsızlık boyunca herhangi bir titreme şikayeti yaşamayabilir.

Parkinson Nasıl Teşhis Edilir?

Parkinson hastalığında kesin tanı koydurucu bir biyobelirteç yoktur. Parkinson hastalığı tanısı klinik olarak konulmaktadır. Bazı durumlarda ayırıcı tanı açısından DATSCAN, beyin MR görüntüleme ve kan tetkikleri yapılması gerekebilmektedir. Genç yaş başlangıçlı ve/veya ailevi özellik gösteren olgular başta olmak üzere, genetik inceleme öngörülebilir. Hastalığın tanısı ve takibi nörolog tarafından yapılır, gerekli hallerde diğer disiplinlerle işbirliği yapılabilir.

Parkinson Neden Olur?

Beyinde ön planda “dopamin” üretiminden sorumlu olan sinir hücrelerinin tedrici kaybıyla hastalığın ana belirtileri olan titreme, yavaşlık ve katılık ortaya çıkar. Aynı zamanda, hastalığın diğer belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olan asetil kolin, noradrenalin, serotonin gibi çeşitli maddelerin üretiminden sorumlu sinir hücrelerinde de ilerleyici bir kayıp süreci vardır.

Parkinson Hastalığı Tedavisi Nasıl Yapılır?

Parkinson, zamanla ilerleyen ve ilerledikçe semptomları ağırlaşabilen bir rahatsızlıktır. Bu nedenle, bulguların doğru teşhisi ve kişiye uygun tedavi sayesinde hastalar gündelik hayatlarına normal bir şekilde devam edebilirler.

Parkinson hastalığı tedavisinin üç ana bileşeni vardır; oral medikal tedaviler (ilaç tedavisi), fizik tedavi ve hastalığın ilerleyen dönemlerinde cihaz destekli tedaviler. Parkinson hastalığının tedavisi hayat boyu sürdürülen bir tedavidir.
 

İlaç Tedavisi

Parkinson tedavisinde kullanılan ilaçlar, hastaların belirtilerini kontrol altına alarak günlük yaşam kalitelerini artırmalarına yardımcı olur. İlaç seçimi hastaya ve hastalık belirtilerine özgün olarak düzenlenir. Burada amaçlanan, beyinde az seviyede bulunan dopaminerjik uyarımın artmasını sağlamaktır.

Parkinson hastalığı tedavisi nöroloji doktoru tarafından yakın izlem gerektirir. Hastalığın seyrine göre ilaç düzeni güncellenmelidir. İlaçlar, takibi yapan doktora danışılmadan değiştirilmemeli ve hiçbir zaman aniden kesilmemelidir.
 

Cihaz Destekli Tedaviler

Hastalığın ilerleyen dönemlerinde semptom kontrolü sağlamada muhtelif cihaz destekli tedaviler devreye girer. Bunların arasında levodopa-karbidopa intestinal jel uygulaması, cilt altı apomorfin uygulaması ve beyin pili yer almaktadır.
 

Cerrahi Tedavi ve Beyin Pili Uygulaması

Bazı durumlarda, Parkinson hastalarında ilaç tedavisine ek olarak beyin pili tedavisi de kullanılabilmektedir. Bu tedavi şekli, beyinde belirlenen bölgelere elektrotların yerleştirildiği cerrahi bir operasyonu gerektirir.
Beyin pili uygulamasında, beynin derin cevherinde belirlenen bölgelere elektrotlar yerleştirilir. Elektrotlar, göğüs altına konulan bir pille bağlanır ve bu pil kişilerin beynine sinyaller gönderir. Beyin pili, elektrik kullanarak beyin aktivitelerini düzenler.

Parkinson hastaları, cerrahi tedavi için öncelikle nöroloji, psikiyatri ve beyin cerrahı uzmanları tarafından ayrıntılı biçimde çeşitli testlerle değerlendirilir. Yapılan tetkikler sonucunda hastaların tedaviye uygunluğu ölçülür.

Parkinson tedavisinde en kritik nokta, semptomların fark edilmesiyle tıbbi görüşe başvurulmasıdır. Bu sayede tüm tedavi koşulları önceden değerlendirilebilir ve erken teşhis sayesinde hastanın yaşam kalitesinin artırılması mümkün olabilir.
 

Fizik Tedavi Uygulamaları

Yapılandırılmış ve düzenli (dayanıklılık sağlayan, güçlendirici, esneklik sağlayan, dengeye yönelik) egzersiz programları esas tedavinin bir parçasıdır. Özellikle hastalığın vücudu öne eğici, kolları ve eli içe bükücü karakteri göz önünde bulundurularak, duruşu dikleştiren ve uzuvları açan egzersizlere ağırlık verilmelidir.

Parkinson Hastalığı Hayati Tehlike Taşır mı?

Parkinson hastalığı hayati tehlike taşıyan bir hastalık olarak nitelendirilemez. Tedavi sürecinde hastanın farklı komplikasyonlar göstermesi, zaman içerisinde hareket edememesi ve yaşam fonksiyonlarını gerçekleştiremeyecek seviyeye gelmesi oluşabilecek ihtimaller arasındadır.

Parkinson Hastalığı Genetik midir?

Hastalığın ortaya çıkışında genetik ve çevresel faktörler genellikle bir arada rol almaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda, Parkinson hastalığına neden olabilecek genetik değişiklikler tüm olguların %5-10 kadarında bulunur. Ancak hastalık oluşturma riskini artıran genetik değişiklikler daha sık görülmektedir.

Hastalıkla ilişkilendirilmiş çevresel faktörler arasında, özellikle herbisit, pestisit gibi kimyasal maddelere maruziyet yer almaktadır.

Parkinson Hastaları Nasıl Beslenmelidir?

Parkinson hastalarında kabızlık, hastalık başlangıcından itibaren yaşam kalitesini etkileyen önemli bir sorun olarak bildirilmektedir. Düzenli egzersiz, bol sıvı tüketimi, lifli gıdalardan zengin beslenme gibi hayat tarzı düzenlemeleri bu konuda yardımcı olabilir.

Levodopa içeren ilaç kullanan hastalarda, dopamin fazlalığına bağlı yan etkilerin ortaya çıkma riski nedeniyle eş zamanlı bakla yememeleri gerekmektedir.

Parkinson Hastalığına Hangi Bölüm Bakar?

Nörologlar, öncelikli olarak beyin ve sinir sistemiyle alakalı hastalıkların tedavilerinde görev alırlar. Bu nedenle, Parkinson hastalığının tanı ve tedavisi için gidilmesi gereken bölüm, nöroloji bölümüdür.